Vay Garibanlar Vay

darwiniusBu garibanlar kim biliyor musuz? Bilim adamları. Peki onlara acıyan “vay garibanlar vay” diyen kim? Harun Yahya. Geçtiğimiz ay haberleri çıkan 47 milyon yıllık Ida adı verilen primat fosili Harun Yahya ve tayfasını çok kızdırmış gibi gözüküyor. Darwin’in doğumunun 200. yılı olması nedeniyle Darwin’i onurlandırmak adına Darwinius masillae olarak adlandırılan, neredeyse mükemmel bir şekilde korunmuş olan primat fosili 1983 yılında bulunmuş fakat sadece son 2 yıldır üzerinde çalışmalar yapılıyordu. Çalışmalar bitip sonuçlar duyurulduğunda yaratılışçılar pek de mutlu olmadılar elbette. Her zamanki zırvalarına başladılar.

Harun Yahya’nın Ida hakkında söylediklerine bakalım:

Dünyada yaşamış türlerin %90’ının soyu tükenmiştir. Lemurun ise 99 türü vardır. Ve bu 99 türün 16’sının soyu tükenmiştir. Yeni bulunan fosillerle de soyu tükenmiş lemur türlerinin sayısı artmaktadır. Pek çok tür ise tükenip kaybolmuştur. Bulunan fosil Ida da soyu tükenip kaybolan lemur türlerinden biridir. Bu fosil, diğer bulunan soyu tükenmiş türler gibi hiçbir ara form özelliği göstermemektedir, mükemmel bir canlıdır. Bu da yaratılışa delildir.

Yok yok şaka falan değil. Gayet ciddi ciddi yazılmış şeyler bunlar. Bilim adamları neredeyse mükemmel bir şekilde korunmuş bir fosil üzerinde 2 yıl çalışıyorlar, gayet ayrıntılı ve uzun çalışmalar sonucunda bir sonuca ulaşıyorlar ama pek muhterem Harun Yahya sırf bu sonucu beğenmediği için kendi inançlarına uyacak bir sonucu hiçbir bilimsel temele, delile veya analize dayandırmadan insanlara empoze etmeye çalışyor. Ida soyu tükenmiş bir lemurmuş aslında. Delil nerede? Bu sonucu destekleyen herhangi bir bilimsel çalışma, araştırma var mı? Bu sonuca hangi verilerden ulaşıldı? Sanırım her zamanki yöntem kullanıldı yine: Resimlere bakmak. Harun Yahya’yı özeli kılan, bilim dünyasında eşsiz bir yere sahip olmasını sağlayan ve herkesi kendisine hayran bıraktıran muhteşem bir yeteneği var. Harun Yahya’yı ve çalışmalarını yıllardır takip ettiğim için fosil ve canlı resimlerine bakarak canlıların “tamamen aynı” olup olmadıklarını rahatlıkla söyleyebilmek gibi olağanüstü bir yeteneği olduğu sonucuna vardım. Özellikle Yaratılış Atlası adlı muhteşem (!!!) eserinde yüzlerce kere cömertçe gösterdiği gibi kendisi sadece resimlere bakarak canlıları ve fosilleri en ince ayrıntılarına kadar analiz etme yeteneğine sahiptir.

Ama bunun yanında evrim konusunda çok ciddi bilgi eksikleri olduğunu da üzülerek belirtmek zorundayım. Örneğin, “hiçbir ara form özelliği göstermemektedir, mükemmel bir canlıdır” demesi bana biraz garip geldi. Ara form özelliği olmaması ile mükemmel bir canlı olması arasında nasıl bir ilişki kurulmuş anlayamadım. Sanırım Harun Yahya, geçiş canlılarının çok ciddi eksikleri olan yarım yamalak canlılar olduğu gibi garip bir düşünceye sahip. Örneğin, tek kollu goril, üç ayaklı at, tek kulaklı tavşan, tek gözlü inek, burunsuz insan vb… İlk olarak bu çarpık düşünceden kurtulmak gerekiyor. Böyle saçma sapan bir görüşü hiçbir bilim adamı savunmuyor. Kimse böyle birşey iddia etmiyor. Bilim adamları, bir canlının geçiş formu olduğunu söylediklerinde o canlının yarım yamalak olduğunu belirtmiyorlar. Burada bilimsel kavramlarla ilgili çok açık bir yanlış anlama olduğu görülüyor.

Tabi bir de sondaki “Bu da yaratılışa delildir.” biraz yersiz olmuş sanki. Bu şuna benzemiş: “Geçen gün yağmur yağdı, bu da yaratılışa delildir, o zaman Allah vardır.” Aklı başında insanların bu tip absürt çıkarımlar yapması gerçekten çok üzücü.

Hiçbir bilim adamı bunu ara fosil olarak kabul etmez. Bu tam, kusursuz, mükemmel bir canlıdır. Bu da Yaratılış gerçeğinin büyük bir delilidir.

Neden? Var mı bilimsel bir açıklama? Elbette yok. Sadece ünlü sihirbazımızın bir çift sözü. Bazıları için bu sözler yeterli olabilir ama benim için değil. İki yıl boyunca bu fosil üzerinde çalışan bilimcilerin ortaya koydukları bilimsel bir makale var. Oradan buradan duyduklarına itiraz etmeden önce aklı başında bir insanın ilk olarak halka açık bir şekilde internette yayımlanan bu makaleyi açıp okuması gerekir. Bu makalede sunulan bilgileri sindirerek okuması ve çıkarılan sonuçları irdelemesi gerekir. Eğer bilgilerde itiraz ettiği birşey varsa veya bilgiler ışığında varılan sonuçlarla ilgili itirazları varsa bunu ortaya koyması gerekir. Peki Harun Yahya bunlardan hangisini yapıyor? Kendine has komik üslubuyla itirazlarını 6 madde halinde sıralamış. Şimdi bu maddelere tek tek bakalım:

1. Fosilin %95’i tamdır. Dolayısıyla canlının, iç organları dahil, tüm detaylarını inceleyebilmek mümkün olmuştur. ve canlı, türlere has değişkenlik gösteren birkaç detay dışında tüm özellikleriyle MÜKEMMEL BİR LEMUR TÜRÜDÜR.

Harun Yahya’a kötü bir haberim var. Yanlış, gerçek dışı şeyleri büyük ve kalın harflerle yazınca o şey bir anda doğru olmuyor. İlgili makaleyi açıp okuma zahmetine katlanan herhangi bir kişinin rahatlıkla idrak edebileceği gibi Ida kesinlikle bir lemur türü falan değildir. Özellikle makaledeki 3 numaralı tabloyu incelerseniz, bu iddianın ne kadar komik ve gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir uydurma olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.

2. Darwinist yayınlar, Ida’nın bükülebilen baş parmağının olduğunu ve bu özelliğin diğer memelilerden farklı ama insan ile aynı olduğunu iddia etmişlerdir. Oysa bugün yaşayan lemurların da başparmakları bu şekildedir.

Bu da maalesef (ama şaşırtıcı olmayan bir şekilde) gerçek değil. Primatların büyük bir bölümünde “opposable thumb” denilen türde baş parmak vardır. Kaldı ki makalenin hiçbir yerinde lemurların bükülebilen başparmağı olmadığı, bunun sadece insanlarda bulunan bir özellik olduğu ve aynı zamanda Ida’da da bulunduğu söylenmiyor. Burada açık bir çarpıtma, yanlış yönlendirme var. Makalede Ida fosili ayrıntılı bir şekilde incelenip, her türlü özelliğiyle ilgili bilgiler sunulduğu için başparmağının bükülebilir olduğunun şüphe götürmez olduğu ifade ediliyor. Bunun dışında lemurların başparmaklarının bükülebilir olmadığı veya bunun sadece insanlarda olan bir özellik olduğu gibi şeyler kesinlikle makalede bulunmuyor. Zaten bütün makalede sadece bir yerde bu konuya değinilmiş ve geçilmiş.

3. Aynı şekilde Darwinistler Ida’nın tırnaklarının olmasını da iddialarına delil olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Oysa diğer primatların da tırnakları bulunmaktadır.

Maalesef yine yukardakiyle aynı çarptıma burada da var. Makalenin hiçbir yerinde Ida’nın tırnaklarının olması herhangi bir iddiaya delil olarak gösterilmiyor. Tırnaklı olduğu gerçeğine birkaç yerde değiniliyor. Daha önce de belirttiğim gibi neredeyse mükemmel bir şekilde korunmuş bir fosil olduğu için, bu fosil üzerinde iki yıl çalışan bilim adamları fosille ilgili tespit edebildikleri her türlü ayrıntıyı ve özelliği bu makalede belirtmeye çalışmışlar. Bükülebilir başparmak ve tırnaklar bu özelliklerden sadece ikisi. Ama asıl önemli ve kayda değer olanlar değil. Bu fosilin geçiş formu olduğunu iddia etmelerine neden olan özellikler bunlar değil. Bu özellikleri merak edenlerin tek yapması gerek şey makaleyi okumak olmalı, Harun Yahya’nın yaptığı gibi kulaktan dolma uyduruk şeylere saldırmakla bir yere varılamaz.

4. Darwinistler Ida’nın ayak bileği kemiğinin “insanınki ile aynı olduğunu” iddia etmişlerdir. Oysa canlının ayak yapısı insanınkinden tümüyle farklıdır. Ayaklardaki tek bir kemiğin benzetilerek diğer farklılıkların ihmal edilmesi, Darwinist propagandanın en bilindik yöntemidir.

Makalede kesinlikle böyle bir iddia yok. Makalede söylenen şeyin ne olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için ufak bir bilgilendirme yapmak gerekecek. Bilimsel sınıflandırmada primatlar, memeliler sınıfının altında bir takımdır. Primat takımı ise iki büyük alt sınıfa ayrılmıştır: Strepsirrhini ve Haplorrhini. Basitçe ve kabaca açıklamak gerekirse sırasıyla ıslak burunlular ve kuru burunlular. Lemurlar ıslak burunlular alt takımındayken goril, şempanze, orangutan ve insanlar kuru burunlular alt takımındadır. Makalede ayak bileğiyle ilgili elde edilen verilerin Ida’ın ıslak burunlulardan ziyade kuru burunlular alt takımına dahil olduğu yönündeki görüşü desteklediği savunuluyor. Yoksa Harun Yahya’nın belirttiği gibi ayak bileğinin insanınki ile aynı olduğu gibi bir iddia kesinlikle mevcut değil. Bu tamamen bir uydurmadan ibarettir diyebiliriz.

5. Darwinistler günümüz lemurlarının aksine, fosilin çenesinin ön kısmında sık dişlerin bulunmadığını ve ayrıca tımar pençesinin olmadığını belirtmiş ve bunu iddialarına delil olarak göstermeye çalışmışlardır. Oysa canlının dişleri, maymun dişleri ile benzerlik göstermektedir. Tımar pençesinin olmaması ise türe has bir özelliktir. Bu özelliklerin, türlere has varyasyonlar barındıran soyu tükenmiş bir lemurda bulunmaması, bu canlının evrimleştiğinin delili değildir. Bu canlının “insanın hayali atası olduğunun” ise hiçbir şekilde delili değildir. Canlının dişleri de parmakları da mükemmeldir. Evrimleşmekte olan, yarı gelişmiş, eksik veya anormal bir özellik sergilememektedirler.

Burada İngilizce’de “toothcomb” olarak adlandırılan yapıdan bahsediliyor diye tahmin ediyorum. Primatların ıslak burunlular alt takımına dahil 118 türün sadece bir tanesinde (Aye-aye adlı canlı ki bu bir lemur türü değildir, tek başına farklı bir ara takım oluşturur) bu toothcomb denilen yapı yoktur, kuru burunluların ise hiçbirinde böyle bir yapıya rastlanmaz. Bu açıdan bakınca bu ön diş yapısının ıslak ve kuru burunlular arasında gayet önemli bir karakteristik özellik olduğunu söylemek mümkündür kaldı ki makalenin yazaları da ıslak burunlular ve kuru burunluları ayırt etmekte kullanılan 30 anatomik ve morfolojik özelliğin incelendiği 3 numaralı tabloda bu özelliğie yer veriyorlar ve bunun Ida’nın ıslak burunlulardan ziyade kuru burunlular alt takımına ait bir canlı olduğu tezini destekler yönde olduğunu ifade ediyorlar. Aynı şekilde ıslak burunlular içinde sadece Aye-aye’nin tımar pençesi yoktur. 99 lemur türünün tamamında hem tımar pençesi hem de toothcomb vardır. Peki Ida’nın bir lemur türü olmadığını gösteren bu kadar net, tartışmaya yer bırakmayacak derecede açık deliller varken nasıl oluyor da birileri çıkıp bunun mükemmel bir lemur türü olduğunu iddia edebiliyor? Hangi akla, mantığa hizmet böyle bir iddia savunulabiliyor? Savunmayı da geçtim, nasıl oluyor da böyle absürt bir iddia dile getirilebiliyor?

Canlının dişleri ve parmaklarının yarı gelişmiş veya eksik olmamasını, bu canlının evrimin bir ürünü değil mükemmel bir yaratılışın ürünü olduğu tezini desteklemek için kullanılıyor olması zaten Harun Yahya’nın evrimin ne olduğu, evrimin nasıl işlediği, geçiş formu denilen şeylerin ne tür özellikler göstereceği gibi konularda en ufak bir fikri bile olmadığını açıkça göstermektedir. Bu ancak ve ancak ilkel, çocukca bir evrim anlayışının ürünü olabilir diye düşünüyorum.

6. Fosil aslında 1983 yılında bulunmuştur. Ve bu büyük sansasyonun yapılması için tam 26 yıl beklenmiştir. Bu uzun bekleyişin sebebi, muhtemelen Darwinistlerin en ihtiyaç duydukları anda, tamamen çökmüş ve yıkılmış oldukları anda, fosilin spekülasyon malzemesi olarak kullanılacak olmasıdır. Fosil, herhangi bir lemur fosili olarak niteliğini korurken, birdenbire, Darwinistlerin en büyük buluşu haline getirilmiştir.

Burada yapılan şey açıkça okuyucuların, nesnel gerçeklik yerine uydurulmuş hayal mahsülü bir ortamı gerçek sanmalarına çalışmak. Fosilin 1983 yılında amatör bir fosil avcısı tarafından bulunduğu ve 20 yıldan fazla gizli tutulduğu biliniyor. Gizli koleksiyoner 20 yıl sonra fosili 1 milyon dolara satmaya karar veriyor ama alıcı bulmak kolay olmuyor. Ama 2006 yılında bir grup bilim adamının önayak olmasıyla Oslo Doğa Tarihi Müzesi’nin maddi desteğiyle fosil bilim insanlarının eline geçiyor. 20 yıldan fazla süre bir rafta saklı olarak kalan bu fosil 2006’da bilim insanlarının eline geçebiliyor ve ancak o günden itibaren üzerinde çalışılabiliyor. Yani 26 yıldır bilim insanlarının elinde olan bir fosilden değil üzerinde sadece 2-2,5 yıldır inceleme, araştırma ve çalışma yapılma fırsatı olan bir fosilden bahsediyoruz. Ida’nın herhangi bir lemur fosili olmadığını gösteren su götürmez gerçekleri bir kenara koyup, Dünya üzerinde hiçbir bilim insanının savunmadığı bir görüşü sanki genel kabul görmüş bir gerçekmiş gibi böyle kendine güvenli bir şekilde ifade edebilmek gerçekten büyük bir başarı. Bu durum yazımın başlarında belirtmiş olduğum, Harun Yahya’nın muhteşem yeteneğinin bir sonucu olsa gerek.

Ayrıca Ida’nın “Darwinistlerin en büyük buluşu haline getirildiği” de pek gerçekçi bir iddia değil. Yaratılışçılar tarafından rahatlık darwinist, ateist, materyalist gibi sözlerle aşağılanacak birçok bilim insanı, bu fosilin sunuluş tarzına ve basın toplantısında söylenen allı pullu laflara tepki gösterdiler. Ida üzerinde çalışan ekip, bu işe büyük para yatırıldığı için (fosili almak için ödenen 1 milyon doları kastediyorum) eserlerini en iyi şekilde pazarlamak zorunda hissediyor kendini. Fosille ilgili belgesel ve kitap hazır. Bunları pazarlayabilmek için basın toplantısında çok büyük laflar edildi ve birçok bilim insanına göre çok abartıldı. Bu fosilin, Archaeopteryx’ten veya Tiktaalik’ten daha önemli olduğunu söylemek bana pek gerçekçi gelmiyor. Bu iki bariz geçiş formuna göre Ida daha muğlak ve durumu belirsiz gibi gözüküyor şimdilik. Başka bilim insanlarının da fosil üzerinde çalışıp birşeyler ortaya koymasını bekleyip ortaya çıkan sonuçlara göre değerlendirmek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Ama ortada şöyle bir gerçek var ki Ida kesinlikle, birilerinin insanlara yutturmaya çalıştığı gibi soyu tükenmiş bir lemur türü değildir. Bu iddianın yanlışlığını gösteren su götürmez deliller bu makalede mevcut. Ida’nın sıradan bir lemur türü olup olmadığı gibi bir tartışma konusu yok. Bu sadece malum grupların çaresizlikten ortaya attıkları, saçma sapan, hiçbir bilimsel gerçeğe veya nesnel delile dayanmayan bir palavradan başka birşey değildir.

Yasal Uyarı: Buraya yorum yazarak, yazdıklarınızın hukuki sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyorsunuz. Eğer bunu kabul etmiyorsanız yorum yazmayın.